23 Aralık 2009 Çarşamba

Faşizmin karşısında olmak, her ne pahasına olursa olsun!


Son dönemdeki açılım söylemleriyle birlikte herkes birbirne faşist demeye başladı. Akepelisi de faşist, ödepelisi de faşist, mehepelisi de, detepelisi de...

Tarihin en bilinen faşistlerinden Hitlerse Avusturyalı olmasına rağmen Alman faşisti. Bizim Orhan Yamukyan'ın Türk olduğu halde Ermeni faşisti, Ahmet Türk'ün de Kürt faşisti olması gibi birşey sanırım...

Peki nedir, kimdir gerçek faşist?

Çok kolay; olmamış soykırıma var diyen faşisttir...

Soykırım iddialarına kulaklarını tıkayan da faşisttir...

Sözde soykırım konusundaki gerçekleri ortaya çıkartmak için arşivlerini açmayan da, bundan korkan da faşisttir...

Kundaktaki bebeğe demokratik özgürlük istemiyle füze atmaktır faşizm...

Ama Kürtler terör örgütü kurdu diye bütün Kürtleri terörist olarak fişlemek de faşizmdir...

Bir ülkenin tarihi değerlerini yok etmek, kutsal bildiklerine sövmektir faşizm...

Bu dünyada şeriat istemek de şeriata karşı savaşan tek kurum olan orduya küfür etmek de faşizmdir...

Allah'a ya da tanrıya kiliseden değil de minareden erişmek isteyene engel olmaktır faşizm...

Birilerinden sabun yapmaktır, ya da sırf boyununda haç kolye taşıdığı için bir kadına fahişe demek faşizmin doruk noktasıdır...

Müslüman olduğu için birilerin AB kapılarında yıllarca oyalamaktır faşizm...

Ya da bir sporcuya sadece zenci olduğu için spor sahasına muz atmak, maymun efektleri yapmaktır faşizm...

Bu liste uzar gider ama uzamaması gereken tek şey de karşılıklı suçlamalardır...

Ne güzel olurdu birbirimizi, birbirimizin fikirlerini beğenmesek de kabul etmesek de birlikte yaşamak, aynı havayı solumak...

Ama bunu bize yaptırmayanlar da faşistler, lütfen biraz daha dikkat...

Hiç yorum yok: