Ülke olarak
bulunduğumuz coğrafya nedeniyle yine büyük bir sorunla karşı karşıyayız.
Çevremizdeki savaşların biri bitiyor diğer başlıyor. Yakın gelecekte Körfez,
Bosna, İran, Irak ve şimdi Suriye…
Sektörde yakından takip ettiğimiz üzere hem UDH Bakanı Binali Yıldırım
hem de BTK Başkanı Dr. Tayfun Acarer çoğu konuşmalarında artık savaşların topla
tüfekle değil bilgisayarlarla olacağını vurguluyor.
Bölgedeki ısınma sonucu olası bir savaş durumunda bu dünyanın göreceği
ilk “elektronik harp sistemleri savaşı” olacak. “Elektronik harp sistemleri”
konusunda hatırlanırsa İran geçtiğimiz yıllarda ABD predatörünü hava sahasına
girdiği esnada hakladı ve kontrolünü alarak kendi havaalanına güvenli bir şekilde
indirdi. Bu predatörün yazılımlarında ters mühendislik yaparak her türlü teknik
bilgiye ulaştıklarını da belirttiler ve ABD zaten bu konuyu inkâr etmedi.
Hatırlanacağı üzere düşen keşif uçağımızın nasıl düştüğü de halen
bilinmiyor. Suriye hava sahasının nasıl ve ne şekilde korunduğu kocaman bir
soru işareti. Öte yandan NATO ülkelerinin kullandığı da bir koruma sistemi
değil. Zaten Rusların açıkça belirttiği gibi hava savunma sistemlerine çok
güveniyorlar.
Ters mühendislik kilit
rol oynuyor
Elektronik savaşta en çok ön plana çıkan ters mühendislik (reverse engineering)
yöntemleri kullanılarak düşman kuvvetlerin birbirlerinin teknolojilerini
çalmaları, karşı yöntemler geliştirerek zarar verme vb. şeylerdir. Ters
mühendislikte Arap haklayıcıların ne kadar iyi olduğunu dünyada herkes biliyor.
Ayrıca daha Ruslardan, İranlılardan ve Çinlilerden bahsetmiyoruz bile.
Rus, İranlı ve Çinli haklayıcıların Windows, Linux, ve NATO ülkelerinin
savunma sanayilerinde kullandıkları işletim sistemleri konusunda ne kadar
tecrübe ve bilgi birikimlerine sahip olduklarını da sanırım anlatmaya gerek
yok.
Ya Türkiye?
Peki biz, yani Türkiye bu konunun neresinde? Kendine bilgi güvenliği uzmanı
sıfatı yapıştıran insanlar “seferberlik görev emri” alacaklar mı? Devletimiz bu
konuda neler düşünüyor? Patriotlar haklanırsa bizi Çarşı grubu mu koruyacak?
vb. sorular insanında aklına gelmiyor değil.
Öte yandan ABD’nin NATO ülkelerine verdiği ya da diğer bir deyişle NATO
ülkelerinin satın almak zorunda bırakıldığı tüm elektronik sistemler ABD’nin eskiyen
teknolojileri olarak biliniyor. Ayrıca yazılımları da bilinen yöntemler
kullanılarak kodlanmakta. “NATO’nun yazılım güvenliği kriterleri içler acısı
durumda” iddiaları bu sektördeki en önemli iddiaların başında geliyor. Hatta bu
kriterin alt başlıkları olmadığı gibi açıklaması bile bulunmuyor.
Bu açıdan bakıldığında bu olayları çok daha kapsamlı biçimde ele almak
lazım. Ama nasıl? Hemen uzatmadan konuya girelim. Dünyada bir Snowden ve NSA konusudur
devam ediyor. Snowden şimdi kimin elinde? Rus istihbaratının. Ruslar, Çinliler,
İranlılar Snowden’dan öncede biliyorlardı dinlendiklerini ve izlendiklerini.
Onlar da ABD’yi izliyorlar. Şöyle örnek verelim: Antivirüs başta olmak üzere
Adobe, Windows, Java açıklarına kimler satın alıyor ve siparişleri işte bu
ülkeler veriyor.
Asıl soru ise şu: Rusya Snowden’ı nerede kullanıyor/kullanacak? Bu
ortamda ABD’yi meşgul eden ve belki de Suriye müdahalesini geciktiren neden de bu.
ABD bu olaya misilleme yapmak için kendi sömürgelerinde Rus işadamlarını
tutuklatarak Snowden’la takas yapmak için şartları oluşturmaya çalışıyor.
Snowden ve NSA olayına dikkat edersek ABD’ye bu konuda kimse karşı çıkma
cesaretinde bulunamadı. Çünkü dinleme ve izleme olayları ABD’nin teknoloji
sattığı sömürgelerinde oluştu. Yukarıda saydığımız ülkelerde bir sıkıntı
olmadı. Bunu örneklendirmek gerekirse madem NSA Birleşmiş Milletler toplantı
salonlarını, İngiliz hükümetini izlemiş, dinlemiş neden Esad’ı, İran’ı veya
düşman olarak gördüğü diğer ülkelerle ilgili korku ve kaygı taşıyor. Şayet
sağlam istihbaratları olsaydı çoktan Suriye ve İran’a operasyon başlardı.
Özetleyecek olursak yıllar önce yani Demir Perde ülkeleri döneminden
kalan soğuk savaş meselesi artık siber ortamda yaşanıyor. O dönemde ülkeler
istihbaratlarına güvenip düşmanlarının silah gücünü çözdükten sonra saldırıya
geçebiliyordu. Ancak günümüz dünyasında silah güçleri bilinse de siber güçler
nedeniyle bu silahların ne kadar kullanılabileceği ciddi bir soru işareti.
Umarım bu soru işareti bu şekilde kalmaya devam eder de dünyamız yeni bir savaş
görmek zorunda kalmaz.