Yıllar
önce yani ben çocukken yani sizin için çok eskiden Uzay 1999’u izler,
insanoğlunun uzaya gideceği günler hayal ederdik. Benim bu dizilere merakım hiç
bitmedi hatta Uzay Yolu’nun devamı Battlestar Galactica’yı, onun devamı olan ve
hikâyenin başlangıcını anlatan Caprica’yı da bir çırpıda izledim. Sinema
eğitimi almamın da teknoloji yazarı olmamın da tek sebebi bu diziler ya da
benzer filmler değil elbette. Ancak uzay merakım sayesinde ilk bilgisayarım
olan Commodore64’e kavuştum ve o zamanın teknolojisiyle üretilmiş neredeyse tüm
uzay oyunlarını oynadım. Hatta uzayda geçmeyen sırf uçaklar olduğu için
müptelası olduğum River Raid’i bugün bile tabletimde oynuyorum.
Bu konudaki en kült film Blade Runner ve yanlış hatırlamıyorsam ülkemizde Bıçak Sırtı diye gösterilmişti. Yönetmenimiz Ridley Scott ve başrol oyuncumuz da Harrison Ford idi. Filmin konusu ise robotların gelişerek insan ırkı için tehdit olmaya başlaması özetle. Bence insanın taklit edilebilmesi teknolojinin gelebileceği en son nokta. Tabii bu filmlerle tartışmaya açılan insana benzeyen robotların ruhu olamayacağı, bunun dinen uygun olmadığı gibi konular din ve ahlak konusunda uzmanların tartışması gereken nokta. Ancak unutmamak gerekiyor ki tüm filmlerde insanlara “yedek parça olması” niyetiyle tasarlanmaya başlanan robotlar işin sonunda bağımsızlığını ilan ediyor ve olaylar gelişiyor…
Ne kadar zamanımız var
Hayal
ürünü filmler tabii ki bunlar ama bilimin ve teknolojinin geldiği noktada
ömrümüz yeter mi bilmiyorum ama hepsi gerçek olacak. Hastalıkların tedavisinden
insanların ihtiyaç duyacakları organlara kadar tüm dokular bu ve benzer yapay
organizmalardan üretilmeye başlandı ki bu daha da gelişecek. Ne zaman bu yapay
abiler iyice gelişecek ve kendi sorumluluklarını alacak işte o zaman şiş de
yanacak kebap da.
Yayınlanma tarihi: 04 Kasım 2013