5 Eylül 2009 Cumartesi

Burası İran!


Bu hafta fotoğraflardan gidiyoruz. Gördüğünüz bu fotoyu bir arkadaşım gönderdi. İran başkanı seçim zaferi! sonrasında "halk"ını selamlıyor...

Ama işte "halk"ın cevabı!...

NTV'de yayınlanan "O Anlar" programında yayınlanmaya değer nitelikte bir fotoğraf...

İranlı kızımız ne de güzel ve demokratik bir biçimde belli etmiş tepkisini...

Adeta bağırmış "saçımı zorla kapattınız ama beynimi kapatamayacaksınız, bu parmak da size kapak olsun" gibisinden...

Bu kareden sonra ne oldu bilinmez, kızımız hayatta mı o bile meçhul. Ama gelin biz bu kareyi ülkemize uyarlayalım...

Bizim "sayın" başbakanımız böyle bir gezide "halk"ını selamlamaya kalksa...

"Halk"tan bir kızımız -bu kadar yaklaştırmazlar ya "sayın" başbakana hadi yaklaştı ve benzer bir hareketi yaptı diyelim...

Ne olacak "sayın" başbakanın tavrı? Kızdan anasını da alıp gitmesini mi isteyecek, yoksa kıza senin baban da "kelle"ydi diye bağırarak kızı hemen oracıkta Ergenekoncu mu ilan edecek?...

İhtimaller yüksek de benim aklımda bir soru var sormadan edemeyeceğim...

Hani şu deniz feneri terör örgütü var ya. Neden terör örgütü diye sormayın, Ergenekon terör örgütüyse deniz feneri terör örgütünün tillahıdır kanımca...

Hani onun bir belgesi vardı da "sayın" başbakanın adı geçiyordu, ne oldu o iş allahını seversen, bilen var mı?

3 Eylül 2009 Perşembe

Gidişat!


Sevgili dostum Meltem Demiryonar göndermiş bu karikatürü...

Teknolojinin geldiği son noktayı gösteriyor...

Bir de ülkenin gelmeye hazırlandığı son noktayı...

Allah bütün Türkleri o "Son Nokta"dan sakınsın...

Ve "sayın" AKP'lilere akıl fikir ve "iman" ihsan eylesin...

2 Eylül 2009 Çarşamba

Yüce Atatürk'ün açılım anlayışı!


Atatürk'ün azınlıklar meselesine yaklaşımı bugün de çalışmamız gereken bir ders niteliği taşıyor. İşte o yazı...

Ne Mutlu Türküm Diyene!

Başbakan İnönü saat 18.00 sularında Florya Köşkü'nde Atatürk'ü ziyaret etmiş:
- Hayırdır İsmet... Habersiz geldin.
- Paşam, azınlıklar meselesi... Konuyu Meclis'e getireceğiz... Ne diyorsunuz?
- İsmet bugün geç oldu... Yarın sabah erkenden gel, konuşalım.
İnönü çıkınca Atatürk "bütün görevlileri" toplamış:
- Sadece laleler kalsın... Bahçedeki diğer bütün çiçekleri sökün, atın... Derhal.
İsmet Paşa sabah gelmiş, bahçenin "halini" görmüş ve "görevlilere" sormuş:
- Ne oldu böyle?
- Gazi Paşa Hazretleri emrettiler, söktük.
Başbakan İnönü, Cumhurbaşkanı Atatürk'ün odasına girmiş:
- Paşam, bahçenin durumu nedir?
- Azınlıkları söküp attım İsmet.
İnönü "anladım" dercesine başını öne eğmiş:
Atatürk:
- İsmet, ben "Ne Mutlu Türküm Diyene"
sözünü boş yere söylemedim... Kendini Türk hisseden herkes bu vatanın öz evladı... Ben hayatta olduğum sürece bu böyle bilinsin... Ve sakın azınlıklar ile ilgili bir kanun çıkarılmasın.
Büyük Atatürk'ün "verdiği dersi" bugün hâlâ anlayamayanların olması ne kadar acı.